SEN BU YAŞLARI BİLEMEZSİN AMA BEN GENÇLİĞİN NE OLDUĞUNU BİLİRİM; YAŞADIM ÇÜNKÜ?✋
Marifette yaşlanmadan ihtiyarlayabilmekte!

WhatsApp hesabımı açtığımda “hakkında” ki kısmına yukardaki cümleyi yazmışım. Kaç sene olmuş şimdi bilemedim. Yakın zamanda da yanına ikinci cümleyi ekledim; " Marifet yaşlanmadan ihtiyarlayabilmekte!”

Sabah da ortak mesaj grubumuzda Sayın Asım Beşikçi beyin aşağıya önemli bir kısmını yorumlayarak alacağım alıntı yazısını sayfama da taşıyayım istedim.

İstedim, çünkü yaşları hayli ilerlemiş olanlar ülkemizi yöneten veya yönetmeye talip konumda iken biz sade kullara ne iş olanağı var ne de insanca yasabilmenin maddi koşulları!

Asım Beşikçi, “Yaş almak mutlu eder insanı, yaşlanmak üzer” başlıklı yazısına Aziz Nesin'in yaşamın güçlüklerini anlattığı -yetmiş yaşıma merhaba- diye başladığı makalesine oğlu Ali Nesin'in verdiği yanıtla başlıyor.

Ali Nesin, "yetmiş yaş Amerika'da gayet olağan ve dolu dolu yaşanan, hatta anlatacağım olayda olduğu gibi özlenen bir yaş bile olabiliyor” diye başladığı yanıtında yaşadığı San Francisco’daki çalışma azmine ve mantığına hayran olduğu 90 yaşında ki ağır ceza hakiminin parkta yürüyüş esnasında yanlarından geçen hanımlara imrenerek ve hafifçe de iç çekerek arkadaşlarına söylediği “Ah ulan keşke şimdi yetmiş yaşında olsaydım" sözlerini aktarıyor babasına.

Keşke o yaşta olsaymış!

Olmuş zaten, olduğu için de iç çekiyor.

Bu arada ekleyeyim, oralarda bizim gibi erken yaşlarda emekli olunamıyor ama çalışanlar daha keyifle uzun yıllara yayılarak, tatile giderek, yaşamın keyfini çıkararak ileriki yaşlara kadar çalışıyorlar. Dahası California yıllarımda ben de 70’lerinde olup ihtiyacı olduğu kadar süreli işlerde çalışanlara çok denk geldim!

Bizim böyle bir şansımızın olmadığı belirtip geleyim anahtar soruya!

Peki ihtiyarlık mi yoksa yaşlılık mi?

Dil, düşüncenin arka plânını yansıtır. Yani kullandığınız dil, sizin hangi dünya görüşüne dâhil olduğunuzu ele verir. Ya da felsefî arka plânınızı yansıtır. Her ne kadar günümüzde insanların önemli bir kısmı dilin önemini kavramadığı için rastgele konuşsa da aslında dil, düşüncenizin köklerini ele verir.

Biz, dilimizi ve ahlâkımızı bozmadan önce büyüklerimize “ihtiyar” derdik. “İhtiyar” kelimesinin lügat anlamı “seçilmiş” demektir. Bazı özellikleri ile “seçilmiş ve uzunca bir süre hayatta kalmayı hak etmiş insan olmak” anlamına gelir. Arapça kökenli; seçme, özgür irade, seçkin, hayırlı anlamındadır. En basiti muhtarlık yapılanmamızda ki “ihtiyar heyeti” de “seçilmiş heyet” demektir, yaşlılar anlamında değil!

İhtiyarlık, güzel âdetlerin ve faydalı bilgilerin yeni nesillere taşınması görevini kapsıyordu. Bu sebeple, geleneğimizde ihtiyarlara büyük bir saygı gösteriliyor, onların hayır dualarını almak için insanlar özel çaba harcıyorlardı. Herkes onlara gerekli saygıyı gösteriyor, bir müşkül ile karşılaştığında onlardan akıl alıyordu. Ortaya çıkan ihtilâflar ihtiyarların hakemliğinde çözülüyor, onların tecrübeleri sayesinde toplumda huzur, saygı ve sevgi hâkim oluyordu.

İhtiyarlarımıza “yaşlı” demeye başladığımız günden bu yana, onlar hakkındaki algılarımız büyük bir değişime uğradı. Öncelikle onları kendilerinden faydalanılacak tecrübeli insanlar olarak görmekten vazgeçtik. Hatta onları geçmişin köhne zihniyetinin taşıyıcıları olarak gördük. Asırları aşarak gelen saygı, yerini bir çeşit aymazlığa, daha sonra da antipatiye bıraktı.

Oysaki dünyamızda bilge insanlar, yaş almak ile ilgili ne güzel düşünceler üretmişler.

“Yaşlanmak büyük bir dağa tırmanmak gibidir: Tırmandıkça gücünüz azalır ama bakışlarınız daha özgür, vizyonunuz daha geniş ve dingin olur.” Ingmar Bergman

“Yaşlılar gençlere güvenmiyor çünkü onlar da bir zamanlar gençti.” William Shakespeare

“Gençler kuralları biliyor ama yaşlılar istisnaları biliyor.” Oliver Wendell Holmes

“Gençlikte öğreniriz, yaşlılıkta anlarız.” Marie von Ebner Eschenbach

“Yaşlı bir adam genç bir adamın yaptığını yapamaz; ama daha iyisini yapar.” Çiçero

Ve bir Çin Atasözü ile bitirelim. “Ailenizde yaşlı bir adam yoksa bir tane edinin!”

Aslı için Asım Beşikçi’ye teşekkürlerimle, sevgiyle kalın.

Recep Ali Aksoylu