Anksiyete (Kaygı) Nedir?

Anksiyete, bireyin tehdit unsuruyla karşılaştığında verdiği ruhsal ve bedensel tepkidir. Anksiyete duygusu aslında hepimizin deneyimlediği yaygın bir duygudur. Her birey bazen gelecek hakkında, bazen iş, bazen okul ve bazen de sağlık sorunları sebebi ile kaygı yaşayabilmektedir. Örneğin; bir sınava girmeden önce, bir sunum yapacakken, bir kaza yaşandığında kaygı yaşamaktayız. Böyle durumlarda, ara sıra, kaygı duymamız ve buna bağlı olarak otonomik semptomlar göstermemiz normaldir. Bu semptomlardan bazıları olan gergin olmak, titremek, kalbin hızlı atması, terlemek gibi vücut reaksiyonları hayatımızın doğal bir parçasıdır.

Araştırmalar dozunda bir kaygının performansı arttırmış olduğunu göstermektedir. Fakat kaygının dozunun fazla olmasının performansı olumsuz etkilediği sonuçlarına ulaşılmıştır.

Anksiyetenin bir rahatsızlık olması durumu yani kaygı bozukluğu ise hissedilen kaygı durumunun devamlı olması, aşırı dereceye gelmesi ve artık hayatımızda işlevselliğimizi bozacak noktaya gelmesi yani aile ve sosyal yaşamımızı olumsuz etkilemesi durumudur. Kaygı bozukluğu bireylerin yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşüren, sık görülen bir rahatsızlıktır.

Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler yaşanılan durumları olduğundan daha kötü görme eğiliminde olurlar. Ortada bir tehlike yokken bile olacağına ilişkin huzursuzluk, tedirginlik yaşarlar. Genellikle başlarına çok kötü bir şey geleceğini ve bunun geçmeyeceğini hissederler. Bu hisleri yaşamamak için onlarda kaygı uyandıran durum ve kişilerden kaçınmayı tercih ederler ve bazen bu durumdan kaçınabilmek adına kendi hayatlarını kısıtlı yaşamaya başlarlar. Örnek verecek olursak sosyal kaygı bozukluğu yaşayan bir birey topluluk önünde sunum yapmamak için sürekli bahaneler bularak erteler ya da sunumunu iptal eder ve böylelikle bu durumdan kaçınmış olur.

Kaygı bozukluğunuzun olması iradenizin zayıflığını, güçsüzlüğünüzü ya da kişilik probleminiz olduğunu göstermez. Kaygı bozukluğu tıpkı diğer rahatsızlıklar gibi bir rahatsızlıktır ve etkin tedavi yolları bulunmaktadır.

Kaygı bozukluğunda tehlikeye verilen tepki durumla orantısız olmaktadır. Ve kişi bu kaygıyı yaşatan gerçek nedenin farkında değildir. Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler genellikle bu durumu inkar etme eğiliminde olurlar ve bu sebeple çeşitli savunma mekanizmaları oluştururlar. Bastırdıkları, çözmedikleri bu sorunlar ise bireyin daha kaygılı olmasına sebep olur. Ve kişiler bu yoğunlaşan stresle baş edemediklerinde kaygı bozuklukları ortaya çıkar. Kaygı bozukluğu yaşayan bireyler rahatlayamazlar, uykuları verimli olmaz ve dinlenemezler, vücutlarında ağrı ve gerginlikler hissederler.

Çocuklar açısından da bakacak olursak bakım verenlerinin ya da yakın çevrelerindeki kişilerin aşırı kaygılı olması, çocuğun da kaygılarının artmasına sebep olur. Böyle bir ortamda yetişen çocuk, daha korkak, daha kaygılı olur ve bu durum çocuktaki fizyolojik ve psikolojik sorunların artmasına da sebep olur. Bu sebeple çocuk, ergen, yetişkin ayırmaksızın her bireyin aşırı stres ve kaygı yaşatan durumlara karşı kendini korumaya alması gerekmektedir.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete belirtilerinden bazıları:

  • Odaklanamama
  • Kontrolünü yitirme kaygısı
  • Kaygı yaratan durumdan kaçınma
  • Çarpıntı
  • Nefes darlığı
  • Boğulma hissi
  • Karın ağrısı
  • Kusma
  • Sık idrara çıkma
  • Terleme
  • Kızarma
  • Sıcak basması
  • Bayılma hissi, bayılma
  • Kaslarda gerginlik

Kaygı Bozukluğu Neden Olur?

Kaygı bozukluğuna neden olabilen bazı durumlar için; çocukken yaşanılan negatif yaşantılar, genetik faktörler, boşanma, düşük ekonomik gelir düzeyi, yoğun stres, travmaya sebep olan yaşam olayları diyebiliriz.

Kaygı Bozukluğu Türleri

Kaygı bozuklukları; Panik Bozukluk, Agorafobi, Özgül Fobi, Sosyal Kaygı Bozukluğu, Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm), Yaygın Kaygı Bozukluğu (YKB), Ayrılma Kaygısı Bozukluğu, Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Kaygı Bozukluğu, Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı Bozukluğu gibi türlere ayrılmaktadır.

Kaygı Bozukluklarının Tedavisi

Kaygı bozuklukları tedavi edilerek azaltılabilen bir rahatsızlıktır. Birçok terapi yaklaşımından fayda görülmekle birlikte sıklıkla Bilişsel Davranışçı Terapi, EMDR Terapisi, Psikodinamik Psikoterapi, Şema Terapisi uygulanmaktadır. Danışanın ihtiyaç duyması durumunda hem ilaç tedavisi hem de psikoterapi birlikte uygulanmaktadır. Uzmanla görüşüldükten sonra uzman, kişi için en uygun olan terapi yöntemini ve süreci paylaşmaktadır. Tedavi süreçlerine örnek verecek olursak: BDT uygulamalarında terapistin amacı, kişinin sahip olduğu olumsuz düşüncelerin yerini olumlu düşüncelerle değiştirmektir. Bu süreci ev ödevleri ve egzersizlerle destekler. İlerleyen süreçte danışanla iş birliği içinde hareket ederek aşamalı maruz bırakma uygulamaları yapılır. Eğer kişinin kaygısının altında yatan sebep travmaları ise EMDR terapisi tercih edilebilmektedir. EMDR ile kişinin yaşadığı anksiyetesinin kaynağı bulunur ve bu anısına dair hissedilen negatif düşüncelerini duyarsızlaştırmak hedeflenir.

Çocuklarda görülen kaygı bozukluklarında ise yine aynı şekilde BDT ve Oyun Terapisi etkili yöntemlerdendir.

Anksiyete bozukluğu tedavi edilmediğinde bireyin özel ve sosyal hayatında önemli sorunlara sebep olmaktadır. Bu sebeple bu sorunları yaşayan bireylerin bir uzmana başvurması büyük önem arz etmektedir.