PISA sonuçlarına göre matematik alanında 2012 yılında Türkiye 448 puan alırken, 2015 yılında 420 puana düşmüş, 2018 yılında da 34 puanlık artış göstererek 454 puana yükseldi. Bilim alanında da Türkiye 2012 yılında 463 puan alırken, 2015 yılında 425 puana düşmüş, 2018 yılında da 43 puanlık artış göstererek 468 puana yükseldi. “Elbette 2015 yılına göre Türkiye’nin puanlarını artırması olumlu bir gelişmedir ancak bu durum, hala OECD ortalamasının altında ve puanlarımızın da çok düşük olduğu gerçeğini değiştirmemektedir” diyen Geylan, “Bu noktada Türkiye’nin bu başarısızlıklarının nedenleri ortadan kaldırılmalı ve ülkemiz eğitim yarışında en azından OECD ortalamasına ulaşabilmelidir. Milli bir eğitim sistemi öncelikli hedef olmalıdır. Diğer ülkelerde başarılı olduğu varsayılan model veya uygulamaları ülkemiz eğitim sisteminde aynen uygulamaya kalkmak doğru bir yaklaşım değildir. Sürekli sistem değişikliğine giden ülkemizde her yapısal değişikliğin etkisi uzun yıllar sonra görülmektedir. Bakanların sık sık değişikliği, akabinde program geliştirme süreçlerinde de benzer durumun yaşanması ciddi sorunları beraberinde getirmektedir” dedi.
OKULLAŞMA ORANI İVEDİLİKLE ARTIRILMALI
Türkiye’de okullaşma oranlarının ivedilikle artırılması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Okullaşma oranları 2013-2014 eğitim-öğretim yılında ilkokulda yüzde 99,57 iken, devam eden yıllarda düşüş göstermiştir. Okullaşma oranları ilkokulda 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 96,30, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında 94,87, 2016-2017 yılında yüzde 91,16 olmuştur. 2017-2018 eğitim-öğretim yılında ise ilkokulda okullaşma oranı yüzde 91,54’e yükselmiştir. 2018-2019 eğitim-öğretim yılında okullaşma oranı ilkokulda yüzde 91,92 olmuştur. 2018-2019 eğitim-öğretim yılında okullaşma oranı 5 yaş düzeyinde yüzde 68,30, ortaokulda yüzde 93,28, ortaöğretimde de 84,20’dir. Ülkemizin eğitimde öncelikli hedeflerinden birisi okul öncesi de dahil olmak üzere okullaşma oranlarını yüzde 100 düzeyine ulaştırmak olmalıdır” diye konuştu.