Kolajda kullandığım soldaki TV ekranından alınma görseli, Rize Ticaret Borsası Eski Başkanı Tahsin Sancak dostum bu akşam aşağıdaki satırlar ile sosyal medya hesabında paylaştı.

"Değerli çay mustahsilleri... Esas sorun burada, birde buradan bakınız....Bu ortamda, bir kg.Rize çayı 19.95. Bu fiyatin yaş çayına inerseniz, 2 liraya gelir."

Rizeli olmayan dostlar bu cümleyi anlamayabilir. İzah edeyim.

Eskilerde çay elle hasat edildiğinde, Çaykur tarafından müstahsilden özenle kaliteli 3,5 yaprağa kadar yaş çay satın alındığında 4 kg yaş çaydan 1 kg kuru çay üretilirdi. Ama son yıllarda yaş çay alımlarında kalite bozulduğu, özensiz alım yapıldığından nerdeyse 6 kg’dan bir kg içilebilir kuru çay elde edile biliniyor.

Çay sektörünün yüzde ellisini temsil eden, ancak disiplinlerini koyan kamuya ait ÇAYKUR’un bu yıl yaş çay için belirlediği fiyat 3,27 TL... 5,5 Kg yaş çay dan içilebilir kalitede kuru çay elde edebilmek için demek ki sadece yaş çay maliyeti 18 TL ediyor. Diğer işletme, pazarlama giderleri, aracı ve perakendeci kar paylarını eklediğinizde 1 kg kuru çayın 30 TL altında satılabilmesi zor.

Sayın Sancak’ta haklı olarak diyor ki 20 TL ye bir markette kuru çay tüketiciye satılıyorsa, bu çay içerisinde kullanılan yaş çay için müstahsile en fazla 2 TL verilebilir.

Tahsin Beyin sayfasında, 19.95 e satılan BERK markalı BİM için üretilmiş çay olduğunu okuyunca, firmanın sayfasına baktım. Sağdaki görseli oradan aldım, firma bu fiyattan TV reklamına çıkıyor, sayfasında da videosunu yayınlıyor. Yanı asparagas falan değil. Karadeniz Rize çayı olarak o fiyattan satışı lanse ediliyor. (ÇAYKUR’un Rize Turist Çayını da indirimi olarak 31.50 TL’den satıyor. Olması gereken, doğru bir fiyat)

90 lı yıllarda marketçilik gelişmeye başladığında private label tarz (özel markalı ürünler) ürünlerde gündeme gelmeye başlamıştı. Özellikle gıda ve tekstil sektör dergilerinde PL konusunda (nereye kadar ve nasıl) çok makale yazdım. Çalıştığım kurumlarda da hem PL üretim yaptım, hem çalıştığım kurumlar adına PL üretimde yaptırdım. Örneğin Sagra Special Mağazaları için Çaykur’a 100 gr lik ambalajda SAGRA markalı çay yaptırdım. Harika bir çaydı, gerçekten özeldi.

Ama uygulamada bu PL ürünlerin çok suiistimal edildiğine süreçte şahit oldum. Marketler, zincirlerinin büyüklüğüne, raflarına güvenerek ince eleyip sık dokumadan sırf maliyeti düşürmek için çok da yeterliliği olmayan yerlerde kendi markalarına üretim yaptırmaya başladılar. Salt fiyata odaklı, ödeyeceği paranın hakkını almasını bilemeyen bilinçsiz tüketici de bu tarz ürünlere müşteri olmaya devam ettikçe bazı marketlerin rafları ucuz ama niteliği tartışılır ürünlerle kaplandı.

Konumuz olan Çay’a dönelim. Hani sudan sonra en çok tükettiğimiz milli içeceğimiz siyah çay.

Girişte eski borsa başkanının cümlesini alıntıladıktan sonra yaş çay maliyetinden hareketle içilebilir nitelikte kuru Çay’ın maliyetini, olabilir raf fiyatını hesaplayarak vermiştim. Tahsin Bey, yaş çay müstahsiline kg başına ancak 2 TL ödenirse bu fiyata kuru çay mal edilebilir derken aslında kızım sana derim, gelinim sen işit diyordu. 2 TL lik ifadesi yüzde yüz doğru ama Rizeli, çayla ilgisi olmayanlar için mevzunun diğer tarafını, örnek gösterilen çay paketinden bağımsız olarak ben biraz açayım istiyorum.

Doğu Karadeniz’de 4 vilayette, üçte ikiden fazlası Rize’de olmak üzere 200 bin müstahsil aile, 780 bin dekarda 1 milyon 400 bin ton civarında yaş çay hasadı yapıyor. Yarısını kamuya ait ÇAYKUR, kalan yarısını da çok sayıda özel sektör firması alıyor. Bu miktar yaş çaydan ortalama 250 - 260 bin ton kuru çay elde edilir. Türkiye’nin iç tüketimi de yaklaşık 300 bin ton.

Aradaki fark yurt dışından gelen kuru çaylarla kapatılıyor. Ama dışardan gelen çay bu makastan fazla olmalı ki, ÇAYKUR’un 2019’u kapatırken stokunda 100 bin tondan fazla kuru çay vardı!

Dışardan gelen çayı net olarak bilemiyoruz. Resmi ithalat rakamlarının düşüklüğü kaçak yollardan gelen çayların azımsanamayacak kadar çok olduğunu ortaya koyuyor. Kaçak yolla iki nedenle çay giriyor, birincisi Türk çayını koruyabilmek için kuru çay ithalatında uygulanan vergiye ödememek, ikinci ve önemli olanı da kaçak yolla gelen çayın çoğunun evsaf nedeniyle ithalatına müsaade edilemeyecek olması. Türkçesi, insan sağlığına da zararları olabilecek katkı maddeleri, kimyasal içermeleri.

İşte bu kaçak yolla gelen çaylarla, Doğu Karadeniz’de üretim yapan fabrikaların üretim atıkları çay çöpleri katkılar da eklenerek harmanlanıyor, ucuz fiyatlarla tüketiciye sunuluyor. Bir yandan tüketici aldatılıyor, diğer yandan çay müstahsilinin ekmeği ile oynanıyor, Türk çaycılığının imaj ve ekonomisine darbe indiriliyor.

Yıllarca Private Label tarz ürünlerin gelişmesi için yazan olarak “hangi çayı tavsiye edersiniz” diye sorulduğunda, marka olarak sadece ÇAYKUR’u verebiliyor, özellikle Doğu Karadeniz dışında ki (çay üretimi olmayan bir çok ilimizde yüzlerce kuru çay paketlemesi yapan firma var!) illerde paketlenmiş market markalı (PL) çaylardan uzak durun demek açıkçası üzüyor beni. Ama realite bu. İşin acı tarafı özel sektörde çok iyi kalitede kuru çay üretimi ve paketlemesi yapan markalarda maalesef bu durumdan olumsuz etkileniyor. Bu noktadan hareketle kaçak çayla mücadeleyi her kes Çaykur’dan beklerken ben diyorum ki, hileye sapmamış Özel Sektör Çay üreticilerimizde bindikleri dalı kesmemek için en az Çaykur kadar kaçak çayla, hileli harmanlarla mücadele etmelidirler.

Özel sektörün yaş çayı düşük fiyatla alması konusuna gelince. Çaykur, sezonu geç açarak, her gün değişen kontenjan uygulamalarıyla çay müstahsilini fırsatçı özel sektör firmalarına mahkum etmiştir. Yasal düzenleme ve borsa, çay kanunu bu nedenle elzemdir. Gözden kaçan çok önemli bir konu da, geniş ve donanımlı kadrolarına rağmen ürettiği kuru çayı satamayan, stoku şişen ÇAYKUR, elinde stok olmayan özel sektöre iddia edildiği gibi düşük fiyat ve vadelerle kuru çay satmaya devam ederse, Çay’a taraf olan her kesimin mağduriyeti sürer.

Son sözüm çay tiryakilerine… Kalitesinden emin olduğumuz 3-4 özel sektör markası ile çaykur’un çayları dışında ailemde siyah çay tüketilmez. Market markalı çaylar promosyon olarak verilse bile içilmez.

Recep Ali Aksoylu / 2020.06.01