BERAT GECEMİZ

Tüm dost, hısım ve akrabalarımın, hemşerilerimin Berat Gecelerini tebrik ediyor, bu gece yapacağımız dualar ile Rabbimizden beratını almış kullardan olmayı diliyor, umuyorum.

Rabbim tüm güzel dua ve dileklerimizi kabul buyurur inşallah.

Değerli Dostlar,

Son yıllarda (gerçek bir aydın olarak gördüğüm merhum Yaşar Nuri Öztürk ile başladı diye anımsıyorum) kandil adı altında anlamlandırılan gecelerin kutsal kitabımız Kur’an’da yer almadığı, Peygamberimiz döneminde mevcut olmayan bazı dini ritüellerin sonraki asırlarda dinimize dahil edildiğine dair giderek artan bir neşriyat var. Dini konularda uzmanlığım olmasa da konu günlük yaşamımızda da konuşulur olduğundan edindiğim bilgiler ışığında günü, geceyi kısaca yorumlamak istiyorum.

Berat Kandili, mübarek üç aylardan ikincisi olan Şaban Ayı’nın, on dördüncü gününü on beşinci gecesine bağlayan gece. Bir anlamda 15 günün kaldığı ramazana hazırlık gibi.

Geceyi özel kılan değerlerden başlıcasının bu gecede Peygamberimizin "Allah'ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine sana sığındım. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim” diyerek bolca dua ettiğinin rivayet edilmesi.

Berat, dilimizde ‘aklanmak, temize çıkmak, bir zorluktan kurtulmak ve beri olmak’ anlamına geliyor. Arapça ’da da ‘kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması’ manasını taşıyor.

Müslümanların bu gecenin rahmetinden istifade edip günahlarından tövbe ederek, Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı yani berat edeceği umularak bu geceye Berat Gecesi denmiş.

Bazı İslam alimlerinin çok farklı gerekçe ve düşüncelerle Peygamberimiz dönemi uygulamalardan ve bazı ayetlerden çıkarımlarda bulunarak dini günler geliştirdiklerini, hatta Peygamberimizden yaklaşık 3 asır sonra, ilk kez de Mısır’da başlattıklarını artık çoğu kaynaklardan biliyoruz.

Berat gecesinin de diğer kandiller gibi (Kadir Gecesini ayrı tutarak) bizim sosyal yaşamımızda yer alması Osmanlı Devleti’nde, II. Selim (1566-1574) Dönemi’nde camilere kandiller asılması geleneğine dayandığı, bu dönemden sonra cami ve minarelerin kandillerle süslendiği ve önem verilen dini günlerin de anılmasının gelenek halini aldığı otoritelerce belirtilir.

Değerli Dostlar,

Dini hayat şüphesiz sürekliliktir. Günümüzün artık çok alıştığımız farkındalık – kutlama günleri gibi yılın bazı gün veya gecesinde dini hayatı yaşayıp, belli ibadetleri yerine getirmekle dinin gerekleri sağlanmaz, dindar olunmaz. Üstelik bu tarz ibadet ve yakarışlar doğrudan kitabımızın emri de değil, Müslüman toplumların gelenekleri, örfleri konumundadır.

Rabbimiz dileyene gece – gündüz, her an berat yanı günahlardan uzaklaşma, arınma imkanı verir. Bunca farkındalık gününün yaşamımıza montelendiği günümüzde Kur’an-i Kerim’de yer almasa da, gelenek ve kültür mirasımız olarak bu tarz günleri de özel olarak anmayı kişisel olarak değerli bulurum.

Yüce Rabbim sadece bu gecelerde değil tüm zamanlarda ibadetlerini eksiksiz yerine getiren, kul hakkı yemeyen kullarından eyler bizleri de inşallah diyerek pek de hoş bulmadığım bir detayla bitireyim.

Benim mübarek gecemi, değer verdiğim yakarış gecemi ne olur içeriğini de dahi bilmediğiniz, sağdan soldan telefonunuza, bilgisayarınıza düşmüş İslam figürlü görsellerle değil de içinizden, ruhunuzdan gelen size ait birkaç kelime, sözcükle tebrik ediniz.

Rabbim insanlık için tüm güzel dualarınızı kabul eyler inşallah.

Recep Ali Aksoylu