İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, güne, Edirnekapı’daki Zabıta Daire Başkanlığı’nı ziyaret ederek başladı. Daire Başkanı Engin Ulusoy tarafından karşılanan İmamoğlu, Zabıta Tören Mangası’nı selamlayıp, personelle tanıştı. İmamoğlu’na, İBB üst yönetimi tam kadro eşlik etti. İlk olarak Zabıta Kontrol Merkezi’nde incelemelerde bulunan İmamoğlu’na burada, Ulusoy tarafından teknik bilgiler verildi. Heyet, daha sonra konferans salonuna geçerek, Ulusoy’un yaptığı detaylı sunumu dinledi. Ulusoy’un sunumunun ardından salonda bulunan zabıta personeline bir hitap eden İmamoğlu, “Zabıta, gerçekten belediyeciliğin ön yüzü. Sokağa çıktığımızda askeri biliyoruz, polisi biliyoruz, belediyeyi de zabıtayla biliyoruz” dedi. Zabıtanın, “uyarmak” ve “yol göstermek” konularında yetkileri bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Evet, bunu her zaman aynı iyi niyeti taşıyan bir düzeni olmayabilir toplumun. Ama gerçekten bunu zorlamalıyız. Buna özel yöntemler belirlemeliyiz” diye konuştu.
“20 BİN KİŞİ Mİ, 15 MİLYON 980 BİN KİŞİ Mİ?”
İmamoğlu, konuşmasında, Ulusoy’un sunumunda belirttiği, İBB’ye ait bazı gayrimenkullerde çok sayıda işgalci bulunduğu saptamasına ayrı bir paragraf açtı. İmamoğlu, konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getirdi:
“Masa işgali, restaurant işgali, o, bu, şu veya bahsettiğiniz, çok önemli bir konu ki, büyük fırsatlar diye bakabileceğimiz gayrimenkullerimizin değerlendirilmesi, işgaliyeler… İstanbul’da bugün 100 gelirimiz varsa, yarın 1000’e ulaşabilecek hatta daha da ötesine, tahmin edemeyeceğiniz kat sayılara ulaşabileceğimiz gelirlerimizin saklı olduğu bir alan var orada. Ve tümüyle burası suiistimal ediliyor. Ben size bir şey söyleyeyim: ‘Efendim aynı ailenin 20 tane simitçisi var.’ Bunlar dedikodu ya da gerçek. Siz daha iyi biliyorsunuz. Biz, bazı uygulamalarda 15 milyon 980 bin insanı mı mutsuz etsek doğru ya da tam tersi 20 bin insanı mı mutsuz etsek daha doğru. Bu kadar net bakacağız olaya. Yani o 20 bin insanı bertaraf etme çabasında da değiliz. Yol göstererek, akıl vererek, zamana yayarak, günün sonunda o sistemi bir adalet terazisiyle yöneterek çözüme kavuşturmalıyız. Demiyorum ki size; ‘Bir günde, bir haftada, bir ayda toz duman edin ortalığı!’ Hayır. Vicdanımızı göstererek, ama bir sürece yayarak, makul, çok da uzatmadan, laçkalaştırmadan ve şeffaf, milletin de önüne koyarak… Biz ne yapmak istedik, ne yaptık, nereye vardık ya da nereye varmak istiyoruz? Toplumun vicdanını temsil eden bir belediye başkanı ya da belediyeci ne yapmak ister? Evet, gerçek mağdur insanlara bu tür alanları kullandırtmak ister. Kullandırtalım, ama orayı, birilerinin mafyacılık oynayacağı yerler haline getirtmeyeceğiz kardeşim. Bu kadar net. İstanbul’u, kimsenin işgal etmesine -ama bir meydanını ama bir sokağını ama bir otoparkını ama bir parkını-, müsaade etmeyeceğim. İstanbul, 1922’de işgalden kurtuldu. Ondan sonra hiçbir işgale, ama bireysel ama kurumsal ama işte birkaç kişinin organizasyonuna müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda kararlı olacağız. Tümüyle de bu kararlılığımızı 16 milyon insanın vicdanına servis edeceğiz, göstereceğiz bu çalışmaları. Gizlimiz, saklımız yok.”
İKİNCİ DURAK İTFAİYE OLDU
İmamoğlu’nun Edirnekapı’dan sonraki ikinci durağı Fatih’teki İtfaiye Daire Başkanlığı oldu. İmamoğlu, burada da İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak ve itfaiye erlerinden oluşan Tören Mangası tarafından karşılandı. İmamoğlu ve Albayrak, sunum öncesinde başkanlık odasında bir araya geldi. “İtfaiye, inşallah hiç iş düşmesin diye dua ettiğimiz bir alanlardan bir tanesi” diyen İmamoğlu, “Hayat da kurtaran, çok fedakar bir çalışan kadrosu olan özel bir alan aslında. Belki, bu yönünden nasıl daha güçlendirileceği konusunda da çok özgün, dünya ölçeğinde arayışta olan bir kurum olması lazım. Sadece kendi içindeki yenilenme değil, dünya ölçeğinde nasıl bir yenilikler var, nasıl adımlar atılıyor, bunların sıkı takiple gündeme katılması gereken bir metropolüz biz” şeklinde konuştu. Albayrak da, “Hazır bulunuşluk seviyemiz İstanbul İtfaiyesi olarak, oldukça iyi durumda. Özellikle, araç ve malzeme konusunda iyi durumdayız. Ufak tefek eksikliklerimiz var tabi. Günün şartlarına göre, değişen şartlara göre bizim de ihtiyaçlarımız değişiyor. Bunlar, çok büyük değişiklikler ve talepler değil; ama yeni teknolojileri de biran önce adapte etmemiz lazım. Çünkü geç kalırsak, ondan sonra telafisi zorlaşıyor” ifadelerini kullandı. Heyet, daha sonra sunumun yapılacağı salona geçti.