Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği, Türkiye gündemiyle birlikte halka yönelik bilgilendirme toplantılarına yenilerini eklemeye devam ediyor. Daha önceki yıllardan Kentsel Dönüşüm ve Kentleşme alanlarında başarılı paneller düzenleyen dernek,  son yıllarda ve günlerde gündem düşmeyen yeni anayasa ve başkanlık tartışmalarına yönelik halkı bilgilendirici bir  panel  düzenledi. Bu panel için haftalar öncesinden çalışma başlatarak tüm sivil toplum örgütlerine siyasi partilere  davet  çıkardı. Hafta sonu gerçekleşen “Anayasacılar Öneriyor, Halkımız Tartışıyor” paneli  geniş  toplum  katmanlarını bir araya  getirdi. Anayasa sorunlarına önemli katkı sağlayacak panel  toplumsal katılımla birlikte  başarılı bir çalışmaya imza atarak,  katılan konuklardan tam not aldı. Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği’nin ev sahibi ve öncülüğünde düzenlenen panele Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU, Yrd. Doç. Didem YILMAZ ve Yrd. Doç. Dr. Tolga ŞİRİN panelist konuşmacı olarak yerlerini aldılar. Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele, CHP İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal  Ali Özcan, CHP PM Üyesi Hüsnü Süslü, Kartal Belediye Başkan Yardımcıları Av. Hüsnü Yeşilyurt, Gülcemal Fidan, Feyyaz Kaynak, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Arzu Karayağız Öner, İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Yeşim Ağırman, CHP Kartal İlçe Başkanı Erdal Kıskanç, CHP Kartal Belediye Meclis üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Gürsel Öğüt, Kartal Cem Vakfı Başkanı İsmail Saçlı, İlçe Yöneticileri, İlçe Kadın Kolları ve temsilcilerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşları yöneticileri, hukuk öğrencileri ve panel izlemeye gelen konuklar yoğun ilgi gösterdikleri görüldü. Eğitimci – Yazar Osman ÜNAL’ın sunumunu gerçekleştirdiği panelde Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Mimar – Mühendis Metin AĞIRMAN, Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Av. Ümit ERDEM’in yanı sıra ANAYASA-DER Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö.KABOĞLU konuşma gerçekleştirdi. Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Ağırman panele katılan konuklara teşekkür konuşmasının ardından şunları söyledi. Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği olarak önce ülkemizde yaşanan terör olaylarında  hayatını kaybeden şehitlerimize ve  tüm vatandaşlarımıza  Allah’tan rahmet, yakınlarına  başsağlığı diliyorum. Cumhuriyet  Halk Partisi  Genel  Başkanı  Sayın Kemal  Kılıçdaroğlu’na yapılan  çirkin saldırıyı esefle kınıyorum. DEĞERLERİMİZ YOK EDİLİYOR Tarihi yok sayıp, doğayı katleden, şehirleri yok ederek, güveni ve sevgiyi yok eden, sanatı  yok sayıp, insanları ve insani değerleri yok eden, korku  yaratan  ben olmazsam, daha neler yaşarsınız diyen bir zihniyetle  karşı karşıyayız. İşte  bu yüzden  her zamankinden daha çok yan yana  durup  sırt sırta  vermek zorundayız. Özgürlüklerle beraber  demokrasi kolay kazanılmadı. Çok kan döküldü. Bu uğurda  çok insanımızı kaybettik. Demokrasiyi  hedefe ulaşmak için araç olarak görenlerin gerçek demokrasiyi benimsemeleri mümkün değildir. Onlar sadece iktidar olmak adına milletin iradesine ipotek koyarak  hâkimiyeti tek kişide toplamak istiyorlar. HİÇ BİR YÖNETİCİ YANLIŞ YAPMA HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR Bir kere ile  bir şey olmaz  diyerek  başlayan yanlışların önü alınamamıştır. Kötü  olan yasadışılıktır. Hukuk tanımamazlıktır.  Yönetici kendi  yanlışlarının  karşısında  korkularını yenmek  üzere hâkimiyetini  halk üzerinde  kurmak için  korkuya  ve teröre sarılamaz. Yöneticilerin  demokrasiyle  hukukla sınavı önemlidir. Bu ülkede darbe yapıldı diyenlerin meclise, yargıya, yürütmeye  darbe yapması darbe değildirler de  nedir!. Olanı biteni hissetmeyen  duruma geldik, bildiklerimizi unuttuk, yarattığımız değerleri alt üst ettik... DEMOKRASİYİ SAVUNUP, BAŞBAKANI GÖREVDEN ALDILAR Demokrasilerde seçimle iş başına gelenin yine seçimle  iktidardan gitmesi gerektiğini savunanlar   seçilmiş bir Başbakanı  görevden uzaklaştırdılar. Bunu yaparken yine demokrasi oyunu oynadılar  bizler gerçek demokrasiden bahsediyoruz. Çoğunluğun verdiği karar her zaman demokratik  değildir. Gerçek demokrasi çoğulcudur. Anayasa toplumun ortak sözleşmesidir. Katılıma önem verir, kuvvetler ayrılığı prensiplerine sıkı sıkıya  bağlıdır. Azınlıkların,  ötekileştirilenlerin, ezilenlerin, emekçilerin özgürlük, adalet ve eşitlik haklarından faydalanmasını savunur. Bunlar anayasanın olmazsa olmazlarıdır. Anayasa birileri tarafından sipariş edilecek, kendi menfaatleri için yazılacak bir metin değildir. Anayasanın yapımı sürecinin, toplumun farklı kesimleri üzerinde güven yaratması gerektiği dikkate alınmalıdır. Bölen olmamalıdır, bütünleştirici ve  güven vermelidir. Eşitlikten, adaletten ve özgürlükten asla ödün  verilmemelidir. CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ KONUSUNDA TÜRKİYE KRİZE GİRMİŞTİR Buda Anayasa’da Cumhurbaşkanının yetkilerinin düzenlenişi muğlaklıktan kaynaklanmaktadır. Cumhurbaşkanının diğer yetkileri de açıkça belirlenmemiştir; "Karşı-İmza" kuralının istisnaları Anayasa’da açıkça gösterilmemiştir. Son olarak, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili Anayasa’nın 102. Maddesinde, hukuki yorum tekniğiyle uyuşmasa da, Anayasa Mahkemesi’nin yorumlamasına imkan veren bir düzensizlik vardır. KARARLAR, ÜLKEMİZDEKİ VİCDANLARI RAHATSIZ ETMEKTEDİR! Yorumlama  ve karar verici en üst makamın YANİ YARGININ  kararlarının zaman zaman iktidarı rahatlatan kararlar üretmesi  yâda karşı kararlar vermesi  ülkemizde vicdanları rahatsız etmektedir. Yazılı olanlarla birlikte birde demokratik teamüllerin dikkate alınması gerekir. Ülkemizde demokratik kültürden yoksun insanların iş başına gelmesiyle birlikte öfkeyi kini husumeti yaygınlaştırarak,  toplumda  taraf  yaratma istenimleri  toplumu bölmekten öteye gitmemiştir. MİLLİ MÜCADELE DE BİR OLAN HAK, GÜNÜMÜZDE AYRIŞTIRILMAK İSTENİYOR Çanakkale’de,  Dumlupınar’da, Kurtuluş Savaşı’nda yanyana mücadele eden bu halkın asıl sorunu samimiyetini kaybetmiş yöneticilerinin olmasıdır. Başkanlık sistemi  ya da partili cumhurbaşkanı çalışmaları parlamenter sistemi  işlemez hale getirmiştir. Demokratik anayasal  çalışma düzenini alt-üst ederek  kararlar ve keyfiyetler ülkede   kaos yaratmaktadır. Güven ortamı  tamamen ortadan kalkmaktadır.  Kontrol edilemeyen iktidar  çoğunluk  demokrasi  oyunuyla her şeyi ele geçirmek istemektedir. Ülkemizde  bir iktidara tapınmak suretiyle  tüm sorunların  ortadan kaldırılacağı algısı oluşturulmaktadır. Bunun adına istikrar diyenlerin  yaşanılan terör olayları karşısında  birilerini suçlayarak sıyrılmaları mümkün değildir. Bizler terörün her türlüsünü şiddetle kınıyoruz. Terör 400 milletvekilinin bir partide olmasıyla sonlanmamaktadır. Görülen odur ki, terör gittikçe artmaktadır.  Yapılan hatalar ortada iken eskiye  dönüş yeniden doğuş  olarak ifade edilmektedir. Bunun adı  tamamen monarşidir. Tek adam, tek parti ve yönetimidir. Böylesi bir ortamda  demokrasi ’den söz etmemiz mümkün olmamaktadır. Onun için önce gerçek  demokrasi demekteyiz. HUKUKSUZ, EŞİT OLMAYAN, YANLI ANAYASA YAPILMAK İSTENİYOR İktidar eliyle  devlet-toplum ilişkisinde "hukuksuz alanlar" yaratılmasına, anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin yok sayılmasına,  yaratılan  baskıcı ve totaliter yönetim anlayışına ülkenin yurt içinde ve yurt dışında savaş ortamına sürüklenmesine itiraz ediyoruz. Özgürlükçü, demokratik, laik, eşitlikçi, sosyal bir anayasa konusundaki kazanımlarımızı koruyarak, hak ve özgürlükleri insanlığın evrensel kazanımları düzeyine taşımaya istekli, kalıcı ve adil bir barışı kurmaya kararlı;   tüm kurum ve kişilere demokratik değerler etrafında en geniş birliği inşa etmenin acil önem taşıyan bir yurttaşlık görevi olduğunu inancımızı  bir kez daha hatırlatıyoruz. Parlamenter rejime karşı fiili durum yaratarak keyfi bir yönetim kuran, erkler ayrılığını yok eden, hak ve özgürlükleri ihlal eden, dokunulmazlıkları kaldırarak yasamayı doğrudan yürütmenin tahakkümü altına almaya yeltenen zihniyetin "yeni ve katılımcı anayasa yapıyoruz " söylemiyle yarattığı bilgi kirliliğine hayır diyoruz diyerek, konuşmasını tamamlayan Ağırman panelistlere ve konuklara teşekkür etti. Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Ağırman’dan sonra konuşan Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Av. Ümit Erdem, anayasayı hep hukukçuların tartıştığını belirterek bugün halkın tartışması gerektiğini kaydetti. Bugün ki düzende, artık yasama, yürütme ve yargının amacından farklılaştığını vurguladı. 'ANAYASAYA SAYGI DUYULMUYOR' Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu' da anayasanın tarihine değinerek bugün anayasaya saygı duyulmadığını belirtti. Ülkeye karşı bireylerin ödevlerinin olduğu kaydeden Kaboğlu devletinde topluma karşı yükümlülükleri olduğunu ifadelerini kullandı. Kaboğlu, "Soma'dan Cerattepe' ye kadar her yer anayasanın içinde yer alıyor. Barışın özgürlüğün belgesidir. Devlet ve anayasa arasında ilişki vardır. Devlet anayasaya saygı duymalıdır. Türkiye Cumhuriyeti anayasa ile doğmuştur. Anayasasız bir Türkiye Cumhuriyeti düşünülemez. Anayasa neden değiştirilir. Toplumsal ihtiyaçlar sınıfsal tartışmalar, nüfus gibi birçok neden dâhilinde  düzenlenebilir" dedi. Anayasanın sadece bu kuşağa değil gelecek kuşaklara da ait olduğunu belirten Kaboğlu İngiltere’de Magna Carta'nın 800. yılını kutladığını kaydetti. Kaboğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Anayasayı kim yapar. Halk yapar, temsilciler yapar, uzmanlar yapar. Hiçbiri birbirinden bağımsız yapamaz. Halkı aldatma hakları yoktur. Yeni anayasa  yapmak istiyorsak eski anayasaya saygı duymalıyız. Bu yolda sürecin demokratik olması gerekir. Âmâ Türkiye'de en son madde olan siyasal rejim konusu en öne çıkarılmış"ifadelerini kullandı. 'ANAYASA İKTİDARI SINIRLAMAK İÇİN YAPILIR' Yrd. Doç. Dr. Tolga Şirin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yetkilerini sonuna kadar kullandığını belirterek Türkiye' de yapısal bir sorun olduğunu kaydetti. Anayasanın iktidarı sınırlamak için yapıldığını belirten Şirin, "Çünkü iktidar kötü kullanmaya çalışır. Cumhurbaşkanı rektörlük seçimlerinde bile iki üç adaydan en az oy alanı seçebiliyor. Bu Kenan Evren anayasasıdır. Laikliği kaldırmak isteyen bir meclis başkanı var. Basın araçlarına el konuluyor. Gazetecilere karışılıyor. Basın özgürlüğü çok kötü durumda. Akademisyenlerin durumu ortada, şuan siyasal bir kriz var" dedi. 'BAŞKANLIK SİSTEMİ UYGUN DEGİL' Şirin, koalisyonun sorunlu gösterildiği ama aslında öyle olmadığını belirterek" Hukuksal, ekonomik, siyasal istikrarsızlık sorunları var. Başkanlık sistemi bize uygun değil. Siyasi, maddi, psikolojik, yapısal nedenler var. Mevzuat tamamen değiştirilmeli buda şimdi pek mümkün değil. Obama eyaletlerde kimler başkan adayı bilmez müdahalede etmez. Âmâ bizde öyle değil. Diyalog kuramıyoruz" ifadelerini kullandı. ‘MUHALEFET YETERSİZ BIRAKILMAK İSTENİYOR’ Yrd. Doç. Dr. Didem Yılmaz da yeni anayasa önerisinde temsil yetkisinin gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek muhalefetin eksik bırakıldığını dengenin sağlanması gerektiğini kaydetti. Anayasalar arasındaki farklılıkları ve mevcut anayasanın hangi maddelerinin değişip, değişmeyeceği konusunda bilgi verdikten sonra panel ’de verilen kısa oturum arasından sonra panele katılan katılımcılar tarafından yazılı ve sözlü olarak mevcut “Anayasa ve Yeni Anayasa” ile ilgili soruları dinlenildi, sonrasında panelist konuşmacılar katılımcıların sorularını örnekler ile cevapladılar. Panel sonrasında CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, mevcut anayasa maddeleri ve hükümetin yapmak istediği anayasa planı ile ilgili bilgiyi ve milletvekili olarak vermiş olduğu mücadeleyi anlatarak; paneli düzenleyen Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği'ne teşekkür etti. Kent Kültürü ve Demokrasi Derneği Başkanı Metin Ağırman’ın panelistlere ve katılımcılara teşekkür konuşması sonrasında panelistlere plaket ve çiçek takdimi sonrasında, Prof. Dr. İbrahim Ö.Kaboğlu’nun panele katılan katılımcılara kitap imzalamasıyla birlikte hatıra fotoğraflarının ardından panel sona erdi.