TBMM (AA) İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, Kovid19 nedeniyle hayatın kaybedenlere rahmet dileyerek başladığı konuşmasında sağlık çalışanları, güvenlik güçleri, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşların bu süreç içerisinde büyük fedakarlıklar gösterdiğini söyledi.

Normalleşmeye dönük adımlar atıldığını anımsatan Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Salgın sürecinde, dijital iletişim araçlarıyla bütün dünya bir araya geldi. Sanatçılar canlı konserler verdi, sevenleriyle bir araya geldi. Herkes birbiriyle buluştu, ama bir tek bu ülkenin Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Sağlık Bakanları ile bir araya gelemedi. Çünkü onlar basın üzerinden anlaşıyorlar. Biri akşam açıklama yapıyor; 'Sokağa çıkma yasağına gerek yok' diyor. Diğeri aynı akşamın gecesinde, hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Bunu haber alan Sayın Erdoğan da ertesi gün, 'gönlünün razı olmaması' gerekçesiyle kararı iptal ediyor. Buradan Sayın Erdoğan'ı uyarıyorum: Normale dönüş süreci, hastalığa dönüş süreci haline gelmesin. Bilim Kurulu'nun önerilerini harfiyen uygulayın. Milletimizin sağlığı yerine, kendi önceliklerinize göre atacağınız aceleci adımlar, milletçe gösterdiğimiz büyük çabanın getirdiği kazanımları kaybettirmesin.'

Bazı gazetecilerin gözaltına alınması

Akşener, millet bir yandan salgınla bir yandan da ekonomik zorluklarla uğraşırken 'iktidar ve küçük ortağının' her hafta yeni bir suni gündem oluşturma peşinde olduğunu iddia etti. Akşener, 'Vatan millet sevgisinden, Atatürk sevgisinden, dürüstlüğünden kimsenin şüphe duymayacağı bir gazeteci olan Müyesser Yıldız'ı, İsmail Dükel'i göz altına aldılar. Sebep ne? Terör. Siz terör gerekçesiyle terörün yanından geçmeyen insanları gözaltına alırsanız ancak terör örgütlerini sevindirirsiniz. Ülkemizin terörle olan mücadelesini sulandırır, Türkiye'yi zaafiyete sokarsınız. Ülkenin önemli meselelerini, kendi günlük krizlerinizden çıkmak için sulandırıp, gündem yapmaktan artık vazgeçin. Trol kafasıyla yargı üzerinden tabela yaparak ülke yönetilmez.' şeklinde konuştu.

Ayasofya'nın ibadete açılmasına ilişkin tartışmalara da değinen Akşener, bu konunun zaman zaman gündeme geldiğini hatırlattı. Akşener, 'Bu arkadaşlar, 18 yıldır, sıkıştıklarında, Ayasofya'yı gündeme getirirler. Biz sıkıldık, onlar hala sıkılmadı. 'Önerilerinde samimiler mi?' diye merak ettik. Dün Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi verdik. Bilin bakalım ne oldu? AK Parti ret oyu verdi. MHP ve HDP çekimser kaldı. Önergemiz reddedildi.' dedi.

'Milletin gerçek gündemi geçim darlığı'

Açıklanan ekonomik paketlere de değinen Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Enflasyonun altında faizlerle yine inşaat sektörü kurtarılıyor. Ne pahasına? Bu ülkenin milli değeri olan kamu bankalarını, korkunç bir zarara uğratma pahasına. Üreten, istihdam yaratan işletmelere yüzde 9,5, ev alacaklara yüzde 7,7 faiz uygulanıyor. Bu bankalar yüzde 8 ile borçlanıyor. Sonuç ne oldu? Konut fiyatları, bir haftada yüzde 10 arttı. Kim kazandı? Müteahhitler kazandı. Kim zarara uğradı? Bu devletin bankaları, yani bizler. Bakın tekrar belirteyim, bu ülkenin kamu bankaları hepimizindir. Bu bankaların ettiği zarar, vatandaşımın ödediği vergiden, hepimizin cebinden çıkıyor. Ziraat Bankası'nın birinci görevi, inşaat sektörünü kurtarmak değil, çiftçimize yardım etmek, kırsal kalkınmaya destek olmaktır.'

Tarımın, Türkiye'nin en büyük genişleme alanlarından birisi olduğuna dikkati çeken Akşener, şöyle dedi:

'Türkiye'nin bütçe açığı sorunu var değil mi? Yaklaşık 55 milyar dolar. Düşünün, 75 milyar dolardan 45 milyar dolara düşürmek yerine, tarım hasılamızı, 100 milyar dolara çıkartmış olsaydık ne olurdu? Bütçe açığımız büyük oranda azalır, daha düşük faizle borçlanabilirdik. Türkiye'nin tarımda küresel bir oyuncu olabilecek potansiyeli var. Ancak bu vizyonsuz yönetim anlayışıyla bu potansiyelin henüz çok azını kullanıyoruz. Türkiye, Avrupa'nın en geniş tarım alanına sahip ülkesi. Oysa tarım ihracatımız sadece 17 milyar dolar. Türkiye'nin onda biri bile toprağa sahip olmayan Hollanda, 100 milyar dolar tarım ihracatı yapıyor. Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Belçika, İngiltere ve hatta Polonya bile Türkiye'den daha çok tarım ihracatı yapıyor. Toprak, iklim, su bizde ama parayı onlar kazanıyor.'